1
üşüdün fakat soğuk değil
uyu; geçecek uyuyunca
aydınlık, ışıksız
seslerdir dünya, biz yokuz
2
üşüdün de kış değil
kaybolmuş kelime cümlede
ağacın esmeri takıyor maskesini
yaz var, yangın var her şeyde
susalım, ses etme!
3
kayarken ayağının altında zaman
sabahtır doğru, güneşsiz
uyu, örtün de
çıldırmış gölgesinde kayaların ikimiz
kurdun postunda kurumuş kan
cümle hayvanın ruhuyla üşüyen yıldız
fakat ölüyoruz, henüz soğuk değilken
4
uyu da düşünme
dokunursa geçecek yaraların
fark etmez, bir tüy ya da kanat
donmuş bir ırmak Rusya’da
adı aşk demek olan
herkesten kaçan şifacı
su kadar yalnız,
yalnız ölecek, kimsesiz
gözleri vardı kalan
kalıyor ardında
5
dünyadan yoğrulan maya
griye çalıyor havada duman
yorulmuş ama taşıyor sırtında
ağır Şaman ağır Şaman
anlamak değil duymak için
söylenen ne varsa, hep tekrar
uyu, şarkılar krallığında
ağır Şaman
6
kimin elleri karışır uykuna, saçlar kimin
ayağını öptü bir gece, vurduğu geyiğin
gece ama kör değil; ateştir, yakmıyor
karanlık vuruyor cisminden manaya
7
gerçek ama gidiyor, içinden geçerek
en gerekli şeylerde kıpırdayan engerek
kabileden kovulduğu akşam
toprağın tenine batıyordu ara sıra
ince boynunda ay ışığı diken
ayna sisli, uykulu davul, turuncu keten
harflerdeki zehre gidiyordu Şaman
gider işte böyle zaman zaman
8
ağır Şaman ağır Şaman ağır Şaman
üç kere söyledim bunu kendime
kapatıp gözlerimi üç kere
sakladım seni evrende bir yere
kirpiğim kaşıma değdi yine
ölü ruhlar inledi can içinde
kaynaşıp gıcırtıyla döndü dünya
mektup yazıyordum öldüğün gece
geceydi ama kan değil
tütündü, duman değil
andı, zaman değil
maviyle yüklü uzaktı deniz
ve uyuyordu daha orman
uyu sen de
uyu, buradan da gideriz
Caymaz
2016-05-26 kış, yaz
Çevrimdışı İstanbul, No: 3